Bir üniversite araştırma merkezi müdürü tarafından yapılan açıklamaya göre, 1900 yılından bu yana Türkiye'de meydana gelen depremler sonucu yaklaşık 150 bin insan hayatını kaybetti. Bu rakam, ülkemizin deprem riskine karşı ne kadar savunmasız olduğunu gözler önüne seriyor. Araştırmacılar, uluslararası veritabanlarından elde ettikleri bilgilerle bu dehşet verici kayıpları ortaya koydu. Sadece Cumhuriyet dönemi dikkate alındığında bile 136 binin üzerinde can kaybı yaşandığı belirtiliyor. Bu durum, deprem önlemlerinin ne kadar elzem olduğunu bir kez daha vurguluyor. Ayrıca, depremler nedeniyle 250 milyar doları aşan ekonomik kayıp yaşandığı ifade ediliyor. Bu rakam, depremin sadece insan hayatını değil, ülke ekonomisini de ne kadar derinden etkilediğini gösteriyor. Depremlerin, tüm doğal afetler içindeki en büyük tehdit olduğu açıkça görülüyor.
Ülkemizin Deprem Gerçeği
Türkiye, bilindiği gibi, aktif fay hatları üzerinde yer alan bir ülke. Bu durum, ülkemizin depremlere karşı her zaman yüksek risk altında olduğunu gösteriyor. 1900 yılından bu yana 7 şiddetinin üzerinde 28 deprem meydana geldi. Bu da ortalama her 4-5 yılda bir büyük bir depremle karşı karşıya kaldığımız anlamına geliyor. Bu istatistikler, deprem hazırlıklarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. İhmal edilemez bir gerçek şu ki; tüm afetler içinde depremlerin can ve mal kayıplarına oranı yüzde 95'e yaklaşıyor. Bu nedenle, deprem konusunda daha bilinçli olmamız ve gerekli önlemleri almamız şart. Araştırmacılar, depreme karşı daha dirençli bir Türkiye için daha güçlü önlemlerin alınmasını öneriyorlar.
Edirne ve Bölge Deprem Riski
Araştırmacılar ayrıca, Edirne gibi sınır illerinin sadece ülke içindeki fay hatlarından değil, komşu ülkelerdeki (Bulgaristan ve Yunanistan) depremlerden de etkilenebileceğini vurguluyor. Balkanlar bölgesindeki depremlerin Edirne ve Trakya bölgesine olan olası etkileri araştırılıyor. Edirne'nin Bulgaristan'daki bazı deprem merkezlerine olan uzaklığı, ülke içinden gelen tehditlerle aynı düzeyde. Bu nedenle bölge, deprem riskini azaltıcı tedbirler almak için daha yoğun bir çaba sarf etmeli. Bölgenin coğrafi konumu göz önüne alındığında, komşu ülkelerdeki depremlerin de göz ardı edilemeyeceği gerçeğiyle yüzleşmeliyiz. Daha kapsamlı bir bölgesel deprem izleme ve erken uyarı sistemine ihtiyaç duyulmaktadır.